Pandemi yasaklarına girmek üzereyken 21 Şubat 2020’de vizyona giren, 2019 Cannes En Düzgün Sinema Ödüllü “Burası Cennet Olmalı” sinemasını seyretmenin tam vakti. Direktör, senarist, oyuncu tek kişinin elinden geçen az takımlı, az konuşulan, susarak çok şey anlatan sıra dışı arşivlik sinema, aslında yüzyıllardır susan Filistinlilerin dünyasından tarafsız bir bakış.
Direktör ve senarist Rum kökenli, Ortodoks, Nasıralı ve de Filistinli Elia Süleyman, bu kara yazgının tek sözcüsü olarak sinemada fevkalade bir iş ile karşımıza çıkıyor. Kendi ülkesinde savaştan, öteki olmaktan kaçan, dünyayı dolaşıp içinde barış olan bir dünya arayan, bunun hasretini çeken lakin nereye gitse her yerde savaşla karşılaşan Elia, hem cinsiyet ayrımı hem Filistinli olması ile ırkçılıktan nasibini alacak hem de ekonomik olarak “öteki” olmaktan hiç kurtulamayacaktır. O ahenk sağlamaya çalıştıkça güç sahiplerinin aslında barış istemediğini, sinemasına sponsor bulamadığında anlayacak, her yerde hiç kimse olmaya mahkûm olacaktır.
Afişini gördüğümde, 1998 “Sonsuzluk ve Bir Gün-Eternity” sinemasının Heleni Kardinoumu’nun eşsiz müziği ile sonsuzluk olgusunu hatırlatmıştı. Sonsuz huzur mümkün mü? Yoksa uzaklarda, zirvelerde bir yerde, sessizce dünyaya bakarak, çaresizlikten susarak, sonsuzluk okyanusunda yok olmak mı! Yenide kalmak, hatta daha da ötesi “insan” olabilmek nasıl mümkün?
Tarih 10 Mayıs 2021, yani üzerinden tam bir yıl geçmiş; üstelik dünya salgının pençesinde mevt ile ömür ortasından bocalarken İsrail, sivil vatandaşlara saldırdı. Siren sesleri yankılanırken İsrail hava saldırısı başlattı ve Hamas kumandanlarından biri, dokuz çocuk, yirmi sivil vatandaş öldü. Netanyahu, “Topraklarımıza, sermayemize, vatandaşlarımıza ve askerlerimize acı çektirmeyeceğiz. Bize saldıran ağır bedel ödeyecek” açıklaması yaptı. Hangi toprak? Modül parça zorla Filistinlilerden alınan topraklar mı? Yıllardır konutlarından, yurtlarından edilen Filistinlilerin toprakları mı yoksa?
İsrail polisi ise Kudüs’te yaralılara yardım eden Filistin Kızılay’ı takımlarına saldırmaya devam ediyor. Bunu bilerek ve üstelik Müslümanlar için kutsal ramazan ayı ve finali bayram yaklaşırken yapıyor.
Yıllardan beri izlediğim en özgün, derin ve kapsamlı sinema “Burası Cennet Olmalı”, konutta kalmışken kaçıranlar için yeterli bir fırsat. Bu özgün çalışmanın Cannes’tan eli boş dönmemiş olması hoş ancak kâfi değil. Dünyada görülmez, tanınmaz, adeta hayalet pozisyonundaki, üstelik işgal altına alınmış topraklarının üzerinde hâlâ yaşamaya çalışan insanların meselelerini sessizce, kan ve ajitasyon olmadan anlatan sineması. Devam eden savaşın sessiz haykırışı. Sinema neden memleketler arası kategoride yer almadı? Zira yoklar. Onun için de sinema sessiz, diyalogsuz geçiyor. Yani yoklar. |